İletişim ilkelerine uygun sağlam ilişkiler olmalıdır
koşulsuz sevgi (Kabul)
empatik iletişim
kişi ile davranışının ayrı tutulması gereklidir.
Kabul: İnsanlar oldukları gibi kabul edildiklerini anlayınca kendilerini değiştirmek ve geliştirmek için hazır hale gelirler. Sevgi koşullu olmamalıdır, “sadece benim istediğim gibi davranırsan seni sevebilirim, aksi takdirde kabul edemem” tarzı bir yaklaşım koşullu sevgidir. Kişi ile davranışını ayrı tutmak gerekir. Aile üyeleri aralarındaki bağın güçlü olması için birbirini her koşulda sevmeye, kabul etmeye hazır olmalıdır. Kişiyi olduğu gibi kabul etmek demek hatalarını görmezden gelmek anlamına gelmez
Çocuğunuzun ya da eşinizin bazı davranışlarını, alışkanlıklarını sevmeyebilirsiniz. Bazı olumsuz davranışlarına bakarak konuşmalarınızda onun tüm kişiliğini kötü olarak etiketler, eleştirirseniz karşınızdaki kişi sizin onu sevdiğinizi, sizin tarafınızdan kabul edildiğini hissedemeyecektir. Bu nedenle ilişkiniz sırasında kişi ile davranışını ayrı tutmayı başarabilmek gerekir. Bunu başarabilmek için de herkesin farklı bir kişiliği, farklı özellikleri ve yetenekleri olduğunu, yaşama farklı bir pencereden baktığını kabul etmek zorundayız. Farklılıklardan korkmamak, farklılıklara saygı göstermek gerekir. Karşımızdakinin bizden farklı bir insan olduğunu, bizden farklı duygu ve düşünceler taşıdığını görebilmek yani onu anlayabilmek için de kendi penceremizden dışarıya bakmak yerine bir an için kendimizi onun yerine koyup onun gözleriyle yaşama bakmak gerekir. Buna empati diyoruz.
Ø Ailede ilişkilerin sağlıklı olması için aile üyelerinin birbirini anlaması, empatik iletişim kurabileleri gereklidir. Kişinin karşısındakini anlayabilmesi ve empatik iletişim kurabilmesi için önce kendini tanıyıp anlaması, eksik ve zayıf yanlarını bilip bunlarla yüzleşmesi ve gerektiğinde hatasını farkedip ilişkide özür dileme ya da geri adım atma olgunluğunu gösterebilmesi gerekir. Aile yaşantısını daha iyi ve güzel kılmak için bu demektir ki kişisel gelişim oldukça önemli. (bu semineri dinleyen sizlerin burada olması da bu ön koşulu görüp yerine getirdiğiniz anlamına geliyor)
Ø Herşeye rağmen çatışma söz konusu ise, aile içindeki çatışmaların olumlu bir şekilde çözülebilmesi için gerekenler:
· İnsanlar çatışma durumunda ya susuyorlar, ya da kavga ediyorlar
· Bir kez çatışmadan kaçmamak, sorunun üstünü örtmemek gerekir, kimi zaman çatışma olumlu bir şeydir.
· Ancak çatışmayı kavga ile karıştırmayalım, kavgada ilişki bir güç ve benlik savaşına dönüşmüştür, kişilikler çarpışmaktadır. Çoğu kere çatışmaya neden olan konudan uzaklaşılır kavga sırasında, sanki amaç problemi çözmek değil de kavgadan galip çıkmaktır, herkes kendi bakış açısını ve haklılığını dayatır ve bunu yaparken ilişkiyi zedeleyecek söz ve davranışlara baş vurulur, problem de çözümsüz kalır, uzlaşmaya varılamaz.
· Uzlaşma sağlayabilmek için
1. karşıdaki kişinin kişiliği ile problemi karıştırmamak gerekir
2. çözülmek istenen sorunun ya da iletilmek istenen ihtiyacın net tanımlanması gerekir: Örn. Çok sorumsuzsun demek yerine nasıl davranmasını istiyorsanız onu net söylemek.
3. Kişiler sorunla ilgili kendi istek, ihtiyaç yada fikirlerini söylerken kullandıkları dile dikkat etmelidir; tartışmanın haklı çıkmak için değil de uzlaşmak için yapıldığını unutmamak gerekir
4. Eğer bir çatışma durumu yaşanıyorsa, problemi çözebilmek ve uzlaşabilmek için konuşup, davranmaktan önce durup dinlemek, karşı tarafın ne dediğini-ne istediğini anlamaya çalışmak gerekir.
5. Dinlerken söz kesmeden sonuna kadar beklemek ve kendinizi karşınızdakinin yerine koyabilmek, diğeri konuşmasını bitirdikten sonra kendi fikrini ya da isteğini söylemek gerekir. Bazen dinleme sürecinde karşımızdakinin haklı yanları olduğunu görebiliyoruz, dinlemediğimizde bu şansı yitiririz. Yine karşımızdakini sabırla dinlediğimizde karşı tarafın boşalmasına ve rahatlamasına izin vermiş oluruz, kişi boşalıp rahatladığında probleme duygusal yükünden arındırıp daha objektif bakabilir.
6. Konuşurken karşımızdakinin dilini kullanabilmek, onun değer yargılarına ters düşmeden konuşmayı başarabilmek önemlidir.
7. Eğer karşımızdaki saldırıda bulunuyor ve kavgaya davetiye çıkarıyorsa, kavga tuzağına düşmemeye çalışmak gerekir, bunu sağlayabilmek için bize yönelik saldırıları hemen kişiliğimize yönelik algılamamalı, sanki probleme yönelik bir saldırıymış gibi ele alıp cevap vermeliyiz, aksi takdirde iletişim sen-ben çatışmasına dönebilir.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.