->
Avrupa Acil Tıp Birliği Başkan Vekili Uzman Doktor Ülkümen Rodoplu, yaptığı açıklamada, evsizler, sokak çocukları, yaşlılar, bebekler, evlerinde yeterince ısınamayanların, soğuğa daha az dirençli olduğunu belirtti.
Kış aylarında etkili olan soğuk hava geçişlerinde yaşanacak hipoterminin, soğuk olan Kars, Ardahan, Sivas, Erzurum gibi illerden çok İstanbul, İzmir, Samsun, Trabzon gibi sahil bölgelerinde daha çok ölüme yol açabileceğini öne süren Dr.
Dr. Rodoplu, şu bilgiyi verdi:
“Normal vücut ısısı 37 ˚C civarındadır. Rodoplu, karasal iklimde nemin, kıyı illere göre daha az olduğunu, bu açıdan soğuk havanın kıyı bölgelerinde daha fazla hissedildiğini ve insanları çok daha fazla etkilediğini söyledi
Ancak kış aylarında çevre sıcaklığı nadiren bu kadardır. Vücudumuz, yediğimiz besinleri yakarak ısısını sabit tutmaya çalışır. Donma ya da donmaya yakın ısılarda vücut ısısının düşmesine, hipotermi denir.
Yalnızca ayaklar, eller, kulaklar veya burun ucu gibi uç kısımların soğuğun etkisiyle yaralanmasına donuk denir. Vücut ısı kaybını metabolizmayı artırarak (titreme) dengelemeye çalışır. Soğuk ortamdan uzaklaşarak, rüzgârdan korunacak yer aramak da ısı kaybını azaltmanın bir yoludur. Giysi katları arasındaki kuru ve durgun hava, iyi bir ısı izolatörüdür. Şapka giymek de ısının korunmasına yardımcı olur.”
Hipotermi oluşması için ısının donma noktasında olmasına gerek olmadığını, kışın evsiz kişilerde veya evlerinde yeterince ısınmayanlarda da görülebileceğini ifade eden Dr. Rodoplu, yaşlılar, bebekler ve hastaların soğuğa daha az dirençli olduklarını, kişilerin soğuk havada uzun süre kalması, suya düşmesi veya batması durumlarında da hızla hipoterminin gelişebileceğini söyledi.
Isı 35 ˚C derecenin altına inerse hipotermi başlar
Dr. Ülkümen Rodoplu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Vücut ısısının birkaç derece düşmesi telafi edilebilir. Ama yaşamsal organlarda ısı 35 ˚C derecenin altına inerse hipotermi oluşmaya başlar. Hipotermi geliştiğinde birinci evrede titreme görülür. Artmış kas aktivitesiyle hasta ısısını yükseltmeye çalışır. Bu evrede, vücut ısısı 32-35 ˚C derecenin arasındadır. İkinci evrede, 32 ˚C derecenin altında titreme durur, kas hareketleri azalır. Öncelikle küçük, ince kas hareketleri sona erer. Uyku eğilimi görülür. Nabız yavaşlar ve zayıflar, solunum yavaşlar, kalp ritmi bozulabilir, dolaşım ve solunum bu evrelerde durabilir.”
İlk yardım olarak hastanın 20 ˚C derece civarında oda ısınına alınmasını öneren Dr. Rodoplu, ıslak giysilerin çıkartılması, kuru ve sıcak battaniye ile kişinin örtülmesi ve en kısa sürede hastaneye ulaştırılması gerektiğini kaydetti.
Lokal soğuk yaralanmaları kangrene yol açıyor
Soğuk nedeniyle yaralanmaların çoğunun vücudun açıkta kalan yerlerinde oluştuğunu ifade eden Dr. Rodoplu, lokal yaralanmaların şiddetini etkileyen faktörlerin de “maruz kalınan ısı, rüzgarın hızı, sıkı giysi, ayakkabı ve dolaşımı kısıtlayan nedenler” olduğunu bildirdi.
Dr. Rodoplu, en ciddi lokal soğuk yaralanmasının “donuk” olduğunu, donukta dokuların gerçekten donduğunu ve hücrelerin öldüğünü, kangrenin gelişmesi durumunda da ölü dokuların cerrahi müdahale ile alındığını belirtti.
Bir önceki Sistitten korunmanın formülü süt ürünleri ve meyve suları başlıklı konumuzda D vitamini, mesane iltihabı ve sistit hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.