->
Streptokokların antijenlerine karşı, vücutta üretilmiş olan antikorlar bu antijenlerle birleşip, antijen-antikor komplekslerini oluştururlar. Gelişen glomerülonefrit “İmmün kompleks hastalığı” tipinde bir glomerülonefrittir.
STREPTOKOK İNFEKSİYONU SONRASI GELİŞEN GLOMERÜLONEFRİT (AKUT POSTST-REPTOKOKSİK GLOMERÜLONEFRİT): Streptokok infeksiyonu sonrası gelişen glomerülonefrit-ler, genellikle streptokok mikrobu ile üst solunum yollarında ya da deride gelişen infeksiyon hastalıkları sonrası ortaya çıkarlar. Streptokokların neden olduğu bir bademcik iltihabı (tonsilit], farinks iltihabı (farenjit), sinüs iltihabı (sinüzit) ya da bir sterptokok deri iltihabından 1-4 hafta sonra glomerülonefrit tablosu gelişebilir. Bu kompleksler de böbrek glomerüllerindeki kılcal damarlara çökerler
Bu çöküntülere komplamen 3 (C3) denilen bir madde bağlanır. Bu maddenin bağlanmasıyla, glomerüllere akyuvarlar hücum ederler. Akyuvarlardan açığa çıkan “Lizosomal enzimler” denilen bazı enzimler, glomerülleri tahrip edip, glomerüllerin kanı süzüp idrar oluşturma işlevlerini bozarlar. Bunun sonucu olarak da vücuttan atılması gereken çeşitli maddeler vücuda birikirken, idrarda bulunmaması ya da çok az miktarda bulunması gereken bazı madde ve hücreler, fazla miktarlarda idrar içinde atılırlar. Böylece vücutta bazı dengeler bozulmaya başlar. Bütün bu olaylar hızla geliştiğinden, glomerülo-nefrite “Akut” deyimi de eklenir.
Bozulan glomerül işlevi nedeniyle idrar içinde fazla miktarda proteine rastlanır. Bu olaya ‘ ‘Proteinüri” denilmektedir. Buna ek olarak idrarda fazla miktarda alyuvarlara da rastlanmaktadır. Bu olaya ise “Hematüri” denilmektedir. İdrar içinde akyuvarlar da bulunmaktadır. İdrar içinde alyuvarların bulunması, idrara koyu renkli bir görünüm kazandırır. İdrar çay renginden kahverengine kadar değişen koyuluk tonlarında olabilmektedir. Bozulan böbrek işlevleri aynı zamanda vücutta azotlu maddelerin birikmesine neden olur. Bunlar özellikle üre ve kreatin maddeleridir. Bunun yanı sıra, idrar içinde tuz ve su atılımı da azalmıştır. Bunun sonucu olarak da vücutta fazla miktarda tuz ve su birikebilir. Vücutta biriken tuz ve su hastaların, özellikle göz kapakları çevresinde bir ödeme (şişlik) neden olabilir. Bu tip ödeme “Bufisür” denilmektedir. Ödem bütün yüzde ve/veya bacaklarda da olabilir. Vücutta biriken tuz ve su , yüksek tansiyon (hipertansiyon) gelişmesine neden olabilir. Bu durumda hastanın belli bir kalp yetmezliğine düşme olasılığı vardır. Kalp yetmezliği geliştiğinde ise, akciğerlerde gelişecek olan bir ödem sonucu hasta nefes darlığına düşebilir. Yüksek tansiyon yalnız kalp-akciğer sistemini değil, aynı zamanda merkezi sinir sistemini ve gözleri de olumsuz yönde etkileyebilinektedir. Bu gibi durumlarda baş ağrısı, uyku hali, havale nöbetleri (konvülzyonlar) gelişebilir. Bu belirtilere “Hipertansif ansefalopati” denilmektedir. Hipertansiyona bağlı olarak gözün retina tabakasında kanama ve/veya papilla ödemi ve/veya eksüdasyon gelişebilmektedir. Gözün retina tabakasındaki bu değişikliklere “Hipertansif retinopati” denilmektedir. Hastalarda halsizlik, iştahsızlık, yüksek ateş gibi belirtiler olayın başından beri bulunur. Yapılacak bazı testlerle, hastanın geçirmiş olduğu bir streptokok infeksiyonu ortaya konula-bilmektedir. Bu testlerin yardımıyla hastada gelişmiş olan glomerülonefritin asıl kaynağı ortaya konulabilmektedir. Antistereptolizin-0 (ASO) testi bu testler içinde en yaygın olanıdır. ASO testi yardımıyla, streptokokların “Streptoli-zin O” denilen enzimlerine karşı hastanın vücudunda sentez edilen antikorların varlığı ortaya konulmaktadır. Bu test streptokok infeksi-yonundan yaklaşık 1-3 hafta sonra olumlu çıkmaya başlar ve 6 ay kadar da olumlu kalabilir. Streptokok mikroplarının “Nikotinamid Adenin Binükleotidaz” denilen enzimlerine karşı da antikorlar sentez edilmektedir. Bu antikorlar da bir test ile ortaya konulabilir. Bu test daha çok streptokokların neden olduğu boğaz infeksiyonla-rı sonrasında olumlu çıkmaktadır. Streptokokla-rm”Deoksiribonükleaz”denilen enzimlerine karşı gelişen antikorların varlığının ortaya konması da geçirilmiş bir streptokok infeksiyonu için değerli bir teşhis aracıdır. Bu test, daha çok geçirilmiş olan bir streptokok deri hastalığında olumlu çıkmaktadır. Streptokokların “Hialüronidaz” denilen enzimlerine karşı gelişen antikorların da ortaya konulması, geçirilmiş olan bir deri streptokok infeksiyonu için değerli bir teşhis aracıdır.
Hastalardaki alyuvar çökme hızı (eritrosit sedimantasyonu hızı) artmıştır. Hafif bir anemi ve lökositoz bulunabilir. Kandaki komplamen maddesinde bir azalma gelişebilir. 6 yaşındaki küçük çocuklarda gelişecek olan bir streptokok deri infeksiyonunun, glomerülonefrit yapma riski daha büyük çocuklara ve erişkinlere oranla daha fazladır. Gençlerde ve erişkinlerde ise streptokoklara bağlı olarak gelişecek boğaz infeksiyonunun glomerülonefrit yapma riski daha yüksektir. Erişkinlerde gelişen akut postasreptokoksik glomerülonefrit vakalarının, yaklaşık yansı kronik bir özellik kazanır. Çocuklarda gelişmiş oan glomerülonefritler ise yaklaşık olarak % 90 sıklıkta tamamen iyileşmektedir. Yineleyen glomerülonefrit vakalarının tam iyileşme oranı, gerek çocuklar gerekse erişkinler için düşüktür. Hastalığın özel bir tedavisi yoktur. Streptokok infeksiyonunun odağı, uygun antibiyotiklerle ortadan kaldırılmaya çalışılır. Hasta, hastaneye kaldırılmalıdır. Burada glomerülonefritin bozmuş olduğu vücuttaki dengelerin düzeltilmesine çalışılır. Hastalar belli bir iyileşmeye ulaştıklarında, hastaneden çıkartılırlar. 1 ya da 2 yıl içinde de hastalığın çoğu vakada tümüyle iyileştiği görülür.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.