->
Bu dönemde yaşanan konsantrasyon güçlüğü, sabah yorgun kalkma ve karamsarlık depresyon göstergesi olabilir.
Tatil havasından kurtulup işe başlamak genellikle zor gelir.
“İnsanlar bu dönemde konsantrasyon güçlüğü, atalet hali, sabah yorgun kalkma ile karamsarlık batağına saplanır ve sosyal ilişkilerde bile zorlanmaya başlarlar” diye konuşan Dr. Aklınıza hep sabah uykusu, kahvaltılar, deniz, yürüyüşler veya gece hayatı gelir” diyor.
Uzun araların ardından işe ve okula başlamanın zor olduğunu belirten Psikiyatrist İsmet Bora, “Üzerinizden tatil havasını bir türlü atamazsınız
İsmet Bora, tatil sonrası gelişebilecek depresyon hakkında şunları söylüyor:
“Bireyler normalde yapamadıkları birçok aktiviteyi tatil zamanlarında gerçekleştirerek yaşamlarında bir değişim gerçekleştirirler. İşiyle veya okuluyla ilgili bir takım problemler yaşayanlar, bu ortamdan uzaklaştıkları için sorunları kısa süreli de olsa unutuverirler. Ama mutlu geçen uzun tatilden sonra, sıkıldığı aynı mekana geri dönmek işkence haline dönüşecektir. İşini veya okulunu sevmeyenler depresyonu çok daha şiddetli yaşıyorlar.
Kadınlar zayıflamak, erkekler sigarayı bırakmak ister
Bazı insanlar ise tatilde yakalamış oldukları tempoyu gündelik yaşamlarına aktarabileceklerine inanacak kadar saf yüreklilikle yaklaşırlar konuya. İddialı geri dönüş kararlarıyla işe girişirler. Tatil sonrası kadınların en sık aldığı yeni karar ‘zayıflamak’, erkeklerinse ‘sigarayı bırakmaktır. Birkaç hafta içinde yaşanılan başarısızlıklar, bu iştahlı grubu da atalet grubunun bulunduğu noktaya, yani depresyona sürükler.
Mevsimsel depresyon riski de var
Bu sosyal ve psikolojik etkenlerin yanı sıra yaz tatili dönüşleri biyolojik ritmimiz açısından da risk altında olduğumuz mevsimsel bir döneme, sonbahara denk gelir. Güneş ışınlarının insanların biyolojik ritmi üzerinde etkin olduğu bilinmektedir. Havaların serinlemeye başlaması ile güneş ışınlarının giderek etkisinin azalması, anksiyete, depresyon gibi ruhsal problemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Ruhun nefes almasını sağlayan hormon
Bunun sebebini de şu şekilde açıklayabiliriz: Beynimizde hipofiz bezi melatonin hormonu üretmekle görevlidir. Karanlık ortamlarda bu bez hormon üretimini artırır. Melatonin hormonu insanın fiziki hareketlerini yavaşlatan, uykulu ve bitkin yapan, ruh halini dinginleştiren, yani ruhun nefes almasını sağlayan doğal bir sakinleştiricidir. Karanlıkta uykuya dalmamızın daha kolay oluşu bunun bir göstergesidir. Karanlıkta üretimi artan melatoninin vücudumuz üzerindeki en önemli etkisi, canımızın sürekli tatlı yiyecekler istemesi ya da aşırı yeme isteğidir. Kış aylarında belki de kilo almamızın nedenlerinden biri bu olabilir.
Gözün ağ tabakasından hipofiz bezine iletilen ışık ise melatoninin üretilmesini azaltıyor. Bu olay melatonin miktarını azalttığı için belirtiler başlıyor. Kişi neşelenip, aktifleşiyor. Kış aylarında güneş ışığının azalması, gecelerin uzun, gündüzlerin kısa olması ve doğal olarak melatoninin çok üretilmesi mevsimsel duygulanım bozukluğuna yol açıyor. Güneş ışığının bu ruhsal rahatsızlıktaki önemi, mevsimsel özellikli depresyonun Kuzey İskandinavya ülkelerinde diğer toplumlara göre 3 kat daha sık görülmesiyle de anlaşılabilmektedir. Depresyonun ana belirtileri, iki hafta boyunca hiçbir şeyden zevk alamamak ve isteksizlik, iki hafta boyunca ruhsal çökkünlük hissetmektir.
Depresyona girdiğimizi gösteren diğer belirtilerse uyku bozuklukları, konsantrasyon bozuklukları, suçluluk duygusu, iştah değişiklikleri, fiziksel aktivite değişiklikleri (aşırı durgunluk veya gerginlik) olarak sıralanabilir. Sonbahar ve kış aylarında başlayıp ilkbaharda düzelen duygusal rahatsızlıkları “mevsimsel depresyon” olarak tanımlıyoruz. Ancak en azından iki yıl boyunca aynı dönemlerde ortaya çıkması gerekmektedir. Mevsimsel depresyon özellikle gençlerde görülüyor ve iklime bağlı olarak değişiklik gösteriyor.
Aşırı uyku depresyon belirtisi
Mevsimsel depresyonun daha spesifik belirtileri şöyle sıralanabilir: Halsizlik, aşırı uyku ihtiyacı (günde en az 10 saat) veya normal uykudan iki saat fazla uyuma, karbonhidrat ihtiyacının artması, iki hafta boyunca genel isteksizlik, ilgi kaybı ve ruhsal çökkünlük hissi. İçinizden hiçbir şey yapmak gelmiyorsa, sürekli uyumak istiyorsanız ve her uyandığınızda da eklemleriniz ve kaslarınız ağrı içinde kalıyorsa, kendinizi mutsuz hissediyor ve başınıza sürekli kötü bir olay geleceğinden endişe duyuyorsanız, mevsimsel depresyon yaşıyor olabilirsiniz. Mevsimsel depresyonun etkilediği çocuklar ve gençlerin, özellikle bu dönemlerde evde, okulda uyum sorunları, gençlerin de marjinal gruplara katılma eğilimleri artabilir.
Mevsimsel depresyonun aslında sırf insanlara özgü bir olay değil, doğadaki tüm canlıların kendilerini yeni mevsime hazırlarken geçirdikleri bir durgunluk dönemi olduğunu bilmek gerek. Her canlının yaşadığı bu fiziksel ve ruhsal değişimi bazı hayvanlar kış uykusuna yatarak sona erdirirler.”
Psikiyatrist İsmet Bora, mevsimsel depresyonu en az zararla atlatmak için önerilerini ise şöyle sıralıyor:
“İşini veya okulunu sevmeme düzeyi ileri derecede olan ilk grup için sıkıntı oluşturan olayların üzerine gidilmesi gerekiyor. Depresyonu yenilgi olarak görmemeliler. Hatta yeni oluşan bu durum, kişi için var olan sorunları sorgulama açısından bir fırsat olabilir. İşle ilgili bir probleminiz varsa bunu halletmenin yollarını bulun. Eğer patronunuzla aranızda bir sorun varsa, konuşarak meseleyi halletmeye çalışın. İşinizi sevmiyorsanız ya başka bir iş yapmaya çalışın ya da işinizin güzel yönlerini görüp alışmaya çalışın. Kendinizi yıpratmayın.
Günlük hayatı renklendirecek aktiviteler yapın
Planladığınız gibi geçmeyen tatiller de depresyon sebebi olabilir. Zamanın boşa geçtiği hissini verir. Bu durumda en yakın hafta sonu tatilini daha güzel planlayın. Tatillerde sadece başkalarının istediği işleri yapmayın. Kendisini rahatlatmayan insanın çevredeki insanlara yararı olmaz.
Okulla ilgili sorunlar, üzerinde uzun uzadıya durulabilecek konulardır. Özetle, tüm yaş grupları için, geçen yıl nasıl geçmiş olursa olsun, bu yılın yeni bir başlangıç olduğunu vurgulamak esastır. Ebeveyn olarak her zaman onların tarafında olduğunuzu göstermelisiniz. Çocuk, belli konularda zorlanıyor olabilir, arkadaşlarıyla sorunları olabilir, öğrenme zorluğu çekebilir, vb. Önce konuşup derdini anlamak gerekiyor. Çalışma süresi mi az, yoksa süre olması gerekende uzun mu? Yani öğrenme zorluğu mu var, yoksa esas olan isteksizlik midir? Bu gibi soruların yanıtlarını bulmak gerek. Öğretmenle ilişkiye geçmek ve çocukla birlikte onu sıkmadan ödevle uğraşmak çözümün ilk basamağıdır.
Hırsla başlayıp yenilgiyle tanışanlar
Hırslı başlayıp yenilgiyle tanışan ikinci grubun işi daha kolaydır. Tatil dönüşünde, yaşama akılcı kararlarla girme fikrine herkes saygı gösterir ve takdir eder. Ancak; sonuçta başarısız olmamak, karamsarlığa kapılmamak ve özgüveninizi yitirmemek için belli bir program yapılmalıdır.
Öncelikle kararlarınızı uygulamak için baştan öngördüğünüz zamanı belirleyin. Acele etmeyin, bonkör davranın. Sonuçta ulaşmayı beklediğiniz hedefe giden yolu parçalara ayırın. Örneğin egzersiz yapmak istiyorsanız ilk gün maraton koşamazsınız. Aklınızdan daima, başarılı olursanız elde etmeyi hayal ettiğiniz şeyleri geçirin. Eğer sigarayı bırakırsanız merdivenleri oflayıp puflamadan çıkacaksınız, zayıflarsanız ne kadar da güzel olacaksınız. En önemli nokta kararlarınızın sayısını sınırlı tutmak. Her şeyi bu yıl başarmasanız da olur.
Asla, ‘asla’ demeyin
Kategorik kararlardan kesinlikle kaçınmalısınız. ‘Asla’, ‘her zaman’, ‘kesinlikle’ gibi sözcükler size uzak olsun. Uygulamada aile veya arkadaş desteği de çok önemli. Siz zayıflamak isterken karşınızda dondurma yiyen biri olmamalı. Her başarılan aşamadan sonra kendinize bir ödül de verebilirsiniz: Belli miktarda zayıfladıktan sonra tatile çıkmak, yoğun egzersizden sonra saunaya gitmek gibi. Dikkat edilecek temel nokta başarısızlıklara hazırlıklı olmak. Programdan kaymalar mutlaka olacaktır. Aylarca aynı düzeni sürdüremeyebilirsiniz.”
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.