->
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada 1 Aralık Dünya AIDS Günü 1988′den bu yana HIV/AIDS hakkında farkındalığın artırılmasıyla ilgili önemli bir süreç olduğunu, AIDS’i durdurmak için küresel, ulusal ve yerel çabaların canlandırılmasına bir fırsat tanıdığını kaydedildi.
Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 1985 yılından bu yana toplam vaka sayısının, Haziran 2008 itibarıyla 682 AIDS ve 2493 taşıyıcı olarak 3 bin 175′e ulaştığına yer verilen açıklamada, “İstatistiklere göre, enfekte olanların yarısından çoğu hastalığı korunmasız cinsel ilişki yoluyla, başlıca heteroseksüel ilişkiden almıştır.
Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de ilk AIDS vakasının görüldüğü 1985 tarihinden bu yana vaka sayısının Haziran 2008 itibarıyla 682 AIDS ve 2 bin 493 taşıyıcı olarak 3 bin 175′e ulaştığını açıkladı. Bu yolla eşlerinden HIV enfeksiyonunu kapan kadın sayısı artmaktadır.
Homo / biseksüel cinsel ilişki toplam sayının yüzde 8′ini ve damar içi madde kullanıcıları da toplam sayının yüzde 4′ünü oluşturmaktadır
Henüz etkin bir aşısı olmayan HIV’e karşı alınan koruyucu önlemlerin, Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri’nin ve halk eğitimlerinin büyük rolü olduğu bilinmektedir. AIDS mücadelesinde tedavideki yenilikler önem taşımaktadır. Ümit vadeden yeni çok ilaçlı tedavi şemaları ile hastalık belirtilerinin ortaya çıkışı geciktirilerek ve HIV(+)’lerin daha uzun yaşamaları ile HIV/AIDS artık kronik bir hastalık halini almıştır” ifade edildi.
Açıklamada, sağlıklı bir Türkiye için ’1 Aralık Dünya AIDS Günü’nün en etkili şekilde değerlendirilerek toplumsal bir duyarlılığın oluşturulması, halkın HIV/AIDS’in bulaşma yolları hakkında bilgilendirilmesi, güvenli ve sağlıklı cinsel hayat konusunda bilinçlendirilmesi, kondom/prezervatif kullanımının yaygınlaştırılması, HIV ile enfekte olmuş kişilere ayrımcılık yapılmaması, bu kişilerin hiçbir şekilde suçlanmaması, yargılanmaması ve toplumdan dışlanmaması konularında basın-yayın kuruluşlarına büyük görevler düştüğünün altı çizildi.
Basında vurgulanması gereken mesajlara da yer verilen açıklamaya şöyle devam edildi: “AIDS’in ailelerimizi ve toplumumuzu parçalamasına izin vermemeliyiz. Hastalık taşıyorsak kan bağışında bulunmamalıyız. Tek eşliliği önemsemeliyiz. AIDS’lilere, ailelerine yardımcı olmalıyız. Kondom kullanımını önemsemeliyiz.
Çocuklarımızı ve gençleri hayatın bir gerçeği olan cinsellik konusunda aydınlatmalı ve korunma yollarını anlatmalıyız. HIV/AIDS taşıdığını öğrendiğimiz kişileri suçlamamalı, yargılamamalı ve dışlamamalıyız. HIV/AIDS günlük yaşamdaki sosyal ilişkilerle (yanaktan yanağa öpüşmek ile, aynı tabaktan yemek yemek ile, aynı bardak, kaşık, çatalı kullanmak ile, aynı kıyafetleri kullanmak ya da aynı tuvalet/banyoyu kullanmakla) bulaşmaz.”
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.