->
Böylelikle kaygısı daha da artar ve bir kısır döngüye girmiş olur. Utangaçlık sorunu olan kişi birileriyle birlikteyken bu kaygıyı nasıl gidereceğine değil, “ne kadar çok kaygılı” olduğuna konsantre olur. Bakalım aynı zamanda zihninden geçen otomatik düşünceler nelerdir:
– Kendimi aptal durumuna düşüreceğim,
– Söyleyecek hiçbir şey bulamayacağım, donup kalacağım,
– Eğer ağzımı açarsam sesim bir tuhaf çıkacak,
– Kalbim fena halde çarpıyor, ya kalp krizi geçirirsem,
– Çok tuhaf görünüyor olmalıyım,
– Bir kaçabilsem,
– Kendimi kontrol edemeyeceğim,
– Kızaracağım, titreyeceğim. Çevredeki insanların gözünde utanılacak durum, aptal duruma düşme, onlar tarafından reddedilme yada yetersiz görülme korkusudur.
Aktuel Psikoloji / Haber Merkezi
Sosyal Kaygı: utangaçlık iç içe yaşanan yoğun ve rahatsız edici bir duygudur
Önemli olan bu düşüncelerin gerçekçi algılar üzerine oturtulmamış, tam tersi, mantık dışı bir korkuya temellendirilmiş olmalarıdır. Çünkü herkesin onları seyrettiğine, zayıflıklarını yada yetersizliklerini yakalamaya çalıştıklarına inanır ve kaygının kısır döngüsü arttıkça düşünceler de iyice çarpıtılır.
Utangaçlık sorunu olan kişilerin mantık dışı 4 temel inançları şunlardır:
1. Bir sosyal toplantıda uzun süre durup beklerseniz, iyi bir şey olur.
Bu inanç sohbet başlatmak korkusuyla geliştirilir. Oysa ki, iki kişinin tanışması yada konuşması için en az bir kişinin çaba göstermesi gerekir.
2. Diğer insanlar sosyal etkinliklere davet edildikleri için şanslıdır.
Çok yanlış. Tam tersi bu bir şans işi değildir. Sosyal olarak aktif olan insanlar, başkaları ile tanışmak ve onlarla zaman geçirmek için çaba gösterirler, kulüplere üye olurlar, başkalarını bir şeyler yapmak için davet ederler.
3. Nerede olursam olayım sosyalleşebilme olanağım hep aynı olacaktır.
Bu çaba göstermemek için başka bir bahanedir. Oysa bir çok sosyal kulübün insanları bir araya getirmek gibi bir işlevi vardır. Etkinliklerine katıldığınız zaman kendinizi birileriyle birlikte bir şeyler yaparken bulursunuz.
4. Biri bana karşı ilgisiz görünüyorsa o kesinlikle beni sevmiyordur ve hiçbir zaman sevmeyecektir.
Bu inanç boş yere kendinizi insanlardan çekmenize ve yalnızlık hissetmenize yol açar. Biri sizinle ilgilenmediyse bu sizi sevmiyor anlamına gelmez. Sevgi zaman ister ve bir şeyler paylaştıkça delişir.
Halbuki utangaç olan insanlar bu mantık dışı inançlarının yerine gerçekçi olan inançlar koyabilseler utangaçlıklarını yenme konusunda güzel bir başlangıç yapmış olurlar. Bunlar;
Sosyal bir ortama girince herkes biraz kaygı yaşar, bu nedenle bir şeyleri başlatmadan önce tamamen rahatlamayı bekleyemem.
Olmadığım biri gibi davranmama gerek yok. Bu beni daha da kaygılandırıyor.
Başkalarının beni çok acımasız eleştireceğini düşünüyorum. Gerçekte kendime karşı acımasız olan benim.
Sosyal becerileri çok gelişmiş kişiler de her zaman % 100 başarılı değiller. Bu nedenle bir etkileşim istediğim gibi iyi gitmezse çok üzülmemeliyim.
Sosyal kaygı utangaç olmayan insanlar tarafından da yaşanır. Ancak bu kişiler kaygılarını farklı bir biçimde yorumladıkları için kısır döngüye girmezler. Utangaçlık sorunu olanlar bu kaygıyı kendi kişiliklerinin bir parçası olarak görürler. Diğerleri ise bir duygu olarak değerlendirirler ve “aynı ortamda kim olsa aynı duyguyu yaşardı” diye düşünürler.
Bu yorumlama farklılığı utangaç olmayan kişilerin kendilerine güvenlerinin daha fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle bu kişiler sosyal ortamdaki başarılarının kendilerinden, başarısızlıklarının ise dış etkenlerden kaynaklandığını düşünürken, utangaç kişiler tam tersine, sosyal ortamdaki başarısızlıklarının kendilerinden kaynaklandığını, başarının ise ortam sayesinde gerçekleştiğini düşünürler.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.