->
Bu durum genelde kronik olarak uyku yoksunluğu çektiğimiz kanısını doğuruyor. Daha 1894′de bir İngiliz tıp dergisi modern yaşam biçiminin insomni (uykusuzluk) hastalığına yol açtığını öne sürmüştü.
Kime sorarsak soralım, biraz daha uyumak ister misiniz sorusuna çoğumuz evet cevabını veririz. Ancak NewScientist dergisinin haberine göre, bu kanı pek de doğru değil ve uyku yoksunluğu çekenlerin varlığına rağmen aslında yetişkinlerin çoğu yeterli miktarda uyuyor ve dahası uyku yoksunluğunun obezite, diyabet gibi hastalıklara yol açtığı da abartılan bir gerçek. Tüm bunların üstüne, yetersiz uyumanın obezite ve buna bağlı diyabet gibi hastalıklara sebep olduğu endişesi gündemde şimdi de.
UYKUSUZLUK BİR ABARTI
Uyku yoksunluğu aslında yeni bir durum değil
SAĞLIKLI UYKU KAÇ SAAT?
Geçtiğimiz kırk yıl içerisinde, insanların gerçekte ne kadar uyumaları gerektiğini inceleyen pek çok çalışma yapıldı. Ve incelemeler sonucunda sağlıklı yetişkinlerin günde yedi veya yedi buçuk saat kadar uyuduğu ortaya çıktı.
Eskiden insanların dokuz saat uyudukları doğru değil. Bu inanış 1900′ lerin başında Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya dayanıyor ve bu oran sadece 8-17 arası çocuklar için geçerli aslında. Günümüzde bu yaşlardaki çocuklar zaten aşağı yukarı dokuz saat uyuyor günde.
Bugünün uyku yoksunluğu ile ilgili bilgilerin çoğu laboratuvar ortamında yapılmış hassas testlere dayanıyor. Bu testlere göre, nüfusun çoğunda yüksek oranda uykulu olma durumuna rastlandığı iddia ediliyor ancak testlerin dinlendirici şartlar altında yapılması uyuklama güdüsünü artırıyor ve normalde gündelik yaşamda bunun olması pek mümkün değil.
Kronik uyku yoksunluğuyla ilgili bir diğer iddia ise, insanların hafta sonları veya tatillerde daha uzun saatler uyumasının sebebinin hafta içi eksik kalan uyku ihtiyacını gidermekle ilgisi olduğu yönünde. Fakat fırsatını bulunca daha uzun uyuyor olmamız, aslında o kadar uykuya ihtiyacımız olduğunu göstermez. Tıpkı insanların zevk için biyolojik ihtiyacından fazla yiyor olması gibi, aynı durum uyku için de geçerli olabilir. Bunun yanı sıra, bilimsel araştırmalar memeli canlıların çoğunun sıkılma, kafese koyulma veya fazla yeme durumunda normalden çok uyuduğunu gösteriyor.
68,000 KADIN ÜZERİNDE İNCELEME
On altı yıl boyunca 68,000 kadın üzerinde devam ettirilen bir inceleme de dahil olmak üzere, pek çok araştırma, yetersiz uyku ve obezite arasında bir ilgi olduğunu ortaya koyuyor. Fakat bu endişelenmeyi gerektirecek kadar ciddi bir bağ değil. Uyku eksikliği, günde beş saatten daha az uyumayı bir alışkanlık haline getirmiş kişileri etkiliyor sadece. Uyku düzeni buna benzeyen bir kişi yılda yaklaşık bir kilo alır uyku yoksunluğuna dayalı olarak ama bunu yediklerimize dikkat ederek telafi etmemiz mümkün.
Aslında az uyuyanların çok azı obez ve obez olanların da ufak bir oranı az uyuyor. Araştırmalar az uyuyan bir kimse ile günde dokuz saatten fazla uyuyanların eşit derecede risk taşıdığını öne sürüyor. Bunun yanı sıra, obezite ve uyku yoksunluğu ilişkisi çocuklarda da görülüyor; ama sonuçlar yine çok ciddi değil.
UYKU İÇİN EN ALT DOĞAL SINIR BEŞ SAAT
Uyku yoksunluğu ve diyabet arasındaki ilişki de fazla abartılıyor. Yapılan incelemelerde, üst üste birkaç gece dört saatten az uyuyan kişilerde glikozu tolere edememe gibi durumların ortaya çıkmaya başladığı gözlemleniyor ama bu gerçek hayatta da bunun olacağını göstermiyor. Çünkü uykusuz birkaç gecenin ardından yeterli miktarda uyuyan kişide oluşan bu durumun düzeldiği gözlemlendi. Ayrıca dört saatten az uyumak normal hayatta pek de rastlanan bir şey değil ve hiç kimsenin çok uzun zaman boyunca bu kadar az uyumaya dayanamayacağı iddia ediliyor. Uyku için en alt doğal sınır beş saat olarak belirlendi ancak beş saatlik uykunun metabolizma üzerindeki etkileri ile ilgili herhangi bir araştırma yapılmadı henüz ve iddialar genelde dört saatlik uyku ile ilgili verilerin her miktar kısa uyku için geçerli olduğu varsayımına dayanıyor.
FAZLA UYKU İHTİYAÇLA İLGİLİ DEĞİL
İnsanların çoğunun uyumak isteyip istemedikleri sorulduğunda evet cevabı vermesi, sorunun soruluş biçimine ve genel olarak toplumda kronik bir uyku yoksunluğu olduğuna dair olan yaygın kanıyla ilgili. Örneğin 11 bin kişiye yapılan bir anket fazla uyku isteğinin ihtiyaçla ilgisi olmadığını ve kişilerin çoğunun vakit bulduklarında uyumak yerine başka aktivitelerle meşgul olmayı istediğini gösterdi. Uyku yoksunluğuna dair abartılanyaygın kanı insanları gereksiz yere kaygılandırıyor, sağlıkla ilgili endişelerini artırıyor ve daha fazla uyku ilacı tüketmeye sevk ediyor. Halbuki, uzmanlara göre uykuya ayrılacak ekstra birkaç saat yerine, bu vaktimizi daha üretici şeyler yapmaya ayırmalıyız.
KAYNAK: www.zaman.com.tr
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.